Yüz Dolgu Maddeleri

Kırışıklıklarının giderilmesi, dudakların dolgunlaştırılması, yeniden şekillendirme gibi cilt gençleştirme işlemleri yapılabilmesi için çeşitli dolgu maddeleri kullanılmaktadır. Bunlar arasında en çok kullanılan yüz dolgu maddesi hyalüronik asitdir.

Dolgu tedavisinin ciddi bir başarı yüzdesi söz konusudur. Olumsuz bir durum yaşama olasılığı da bir o kadar azdır. Dolgu tedavisinin en sık uygulandığı bölgeleri saymak gerekirse kaş araları, alın, göz kenarları, dudak kenarlı ve burnun yanından inen kıvrımları sayabiliriz. Özellikle de hastaların daha çok şikâyetçi oldukları bölgeler kaş araları ve burun kenarındaki kıvrımlardır.

Kaşların çatılması ile meydana gelen kırışıklıklar yaşınız ilerledikçe daha belirginleşecektir ve bu durum ortaya hoş olmayan bir görüntü çıkaracaktır. Kaşların arasına konulan madde ile dolgu tedavisi yapılır ve bu kırışıklıklar giderilmiş olur.

Dudak Dolgusu

Dudakları ince ve hacimsiz olan yada yaşlılıktan dolayı incelen ve bu incelikten hoşnutsuz olan kişilere dudak dolgusu yapılmalıdır. Bu yapılan işlem sırasında yapılan uygulamaya dudak dolgusu denilmektedir. Dolgu için en çok kullanılan malzeme ise hyaluronik asittir.

Dudak dolgusunun uygulandığı bölge kişiden kişiye değişmektedir. Örneğin üst dudak kıvrımları belirsiz olan kişiler öncelikle o bölgeyi belirginleştirir. Kimilerinde ise dudağındaki kırmızı bölge istenildiği kalınlıkta değildir bu durumda o bölgeye dolgu uygulanır. Dolgu yaptıracak kişinin yaş faktörü, renkler ve zevkler de mutlaka dikkate alınmalıdır. Aslolan estetik bir görünüm sağlamaktır.

Dolguların kalınlıklarına göre değişkenlik göstermektedir. Dudak kenarını ve çizgisini daha belirgin hale getirmek için kullanılabilecek en uygun dudak dolgusu orta kalınlıkta olanlardır. Bu sayede dudak fonksiyonları korunurken dolğal görünümü de korumuş oluruz.

Hyaluronik Asit Nedir?

Hyaluronik asit dermis dokusunu oluşturan bir ara maddedir. Hacminin 1000 katı su bağlama kapasitesine sahiptir. İçerdiği çapraz bağlar sayesinde uygulandıkları bölgede uzun süre kalırlar. Hyaluronik asit içeren bu yüz dolgu maddeleri enjekte edildikleri bölgede yer değiştirmedikleri ve alerjik reaksiyonlara neden olmadıkları için yumuşak dokunun hacminin arttırılmasına yardımcı olurlar.

Yüz dolgusu rahatsızlık veren bölgeye kırışıklık hattına ya da dudaklara ince bir iğne yardımıyla küçük miktarlarda enjekte edilerek uygulanmaktadır. Dolgunun enjekte edilmesi ortalama 20- 30 dakika kadar sürmektedir. Dolgunun sonucu hemen görülecektir. Uygulamadan sonra kişi günlük hayatına dönebilir. Dolgunun kalıcılık süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte 8 - 18 ay kadar devamlılık göstermektedir. Bu uygulama lokal anestezi ile de rahatlıkla uygulanabilir.

Hyaluronik Asit Molekülü

Saf hyaluronik asit içermeyen yüz dolgu maddeleri alerjik reaksiyon oluşturabilirler. Bu nedenle ucuz yüz dolgu maddelerinden uzak durulmalıdır.

Yüze volum vermek için kullanılan bazı yüz dolgularında bulunan serbest hyaluronik asit sayesinde ciltte aynı zamanda nemlilik ve kollajen artışı da sağlanabilmektedir. Bu yüz dolgularına gençlik aşısı da denilmektedir. Yüz bölgesine uygulanan dolgunun kalıcılığı yaklaşık 6-8 aydır. Kişiye göre bu süre uzayabilir. Ayrıca antiaging özelliğinden dolayı mükerrer uygulamalarda kişinin yüz dolgusuna ihtiyaç duyacağı süre daha da uzamaktadır.

Yüz dolguları akışkanlıkları sayesinde cilt altına kolayca yerleşerek doğal bir görünüm sağlarlar. Komplikasyonlara meydan vermemek için laboratuvar testleri düzgün yapılmış güvenilir dolgular ile işlem yaptırılması büyük önem taşır.

Kullanılan mikrokanüller sayesinde hastada morluk oluşturmadan ve minimal acı ile uygulama imkanı bulunmaktadır. Yüze uyumu sayesinde kalın dolgulara nazaran daha natürel bir görüntü oluşturulabilir.

Bu maddelerin kullanıldığı alanlar, yanak boşlukları, alın kenarları, çene ovali, nazolabial sulkuslar ve yüzün diğer volüm gerektiren bölgeleri ve el üzerleri olarak sayılabilir.

Yüzde bulunan derin olukların doldurulması ve yüz şekillendirilmesinde kalsiyum apatit kristalleri içeren yüz dolgu maddeleri kullanılabilir. Bu yüz dolgu maddesinin kalıcılığı 1 - 1,5 senedir.

Dolgu İşlem Süreci Nasıldır?

İlk olarak hastaların şikayetleri dinlenir. Hastanın beklentileri tam anlamıyla anlaşılır ve cilt yapısının uygun olup olmadığı kontrol edilir. Kontrollerden sonra hastalar için bazı öneriler olabilir. Örneğin yalnızca dolgu mu gerekli ya da botoks veya diğer küçük işlemlerle kombin mi gerekli bunu belirlemek de önemlidir. Dolgu işlem uzun sürmeyen birkaç dakikalık bir işlemdir. Bir enjeksiyon işlemi olduğu için kişinin ağrı eşiğine bağlı olarak bir miktar ağrı duyması normaldir. Ağrı durumuna engel olmak amacıyla dolgu yapılacak bölgeye ağrı kesici kremler sürülür. 15 - 20 dakika beklendikten sonra dolgu enjeksiyonu gerçekleşir.

Dolgu işleminin yan etkileri var mı?

Hyaluronik asitin bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. Dolgu ygulaması yapılırken iğnenin etkisiyle hafif kızarıklıklar veya küçük bir morluklar oluşabilmektedir. Bu nedenle işlemden sonra buz uygulaması yapılmaktadır. Hyaluronik asit içeren dolgular kullanıldığı zaman çok fazla yan etki görülmez. Ancak en doğal maddelere karşı bile alerji gelişebileceği düşünüldüğü zaman hyaluronik asite karşı da alerjik reaksiyonlar gerçekleşebilir. Hijyen kurallarına son derece dikkat edilmelidir. Aksi taktirde enfeksiyon gelişebilir. İşinde başarılı olmayan kişilerin yaptığı kötü estetik görünüm de yan etki olarak sayılmalıdır. Bu nedenle dolguyu yaptırdığınız yeri ve doktoru iyi araştırmanız gerekmektedir.

Yüz Ve Dudak Dolgusundan Sonra Yapılması Gerekenler

Yüz ve dudak dolgu uygulaması yaptırdıktan sonra hastaların da uyması gereken bazı kurallar vardır.

Yüz dolgu maddesinin enjeksiyonundan sonra hyaluronik asidin su tutma etkisinden dolayı yüzde 2 - 3 gün süren ödem oluşabilir.

Yüz dolgu maddesinin uygulanmasından sonra 4 saat kadar uygulama bölgesine su değdirilmemeli, makyaj yapılmamalıdır.

Yüz dolgu maddesinin uygulanması sonrasında bölgesel morluklar oluşabilir. Ancak bu maddeler bir hafta içinde kaybolurlar.

Yüz dolgu maddeleri sıcaktan etkilenmekte olup fazla sıcağa maruz kalması durumunda kalıcılık süreleri kısalmaktadır.